Sfenks Hakkında Bilgi

| 10 Mayıs 2009 Pazar

Sfenks, kafası koç, kuş, veya insan, gövdesi ise uzanan bir aslan şeklini alan heykel. İlk önce Eski Mısır'da rastlanan Sfenks, eski Yunan mitolojisinde büyük kültürel önem taşımıştır ve ismini buradan almıştır ( Yunanca: ?????, "boğucu"). En tanınmışı Büyük Gize Sfenksi'dir.


Mısır'da, Giza'daki üç büyük piramidin biraz doğusunda, bilinmez bir zamandan beri bu vadiyi bekleyen, gözlerini doğuya dikmiş yarı insan, yarı aslan bir heykel var: Sfenks. Ejiptologlar, Khafre piramidini Vadi Tapınağı'na bağlayan yolun bitiminde yer alan bu gizemli ve "dilsiz" yapının, İ.Ö 2500 dolaylarında firavun Khafre tarafından yaptırıldığını düşünüyorlar. Oysa ne Giza'daki herhangi bir anıtta bunu destekler bir ifade var, ne de Mısır'ın herhangi bir yerinde. Sfenks'in yapıldığı tarih, Ejiptologlar ne derse desin, bilinmiyor.


1991 yılında Amerikalı araştırmacı John Anthony West ve jeolog Dr Robert Schoch, bu görkemli anıt üzerinde bir dizi araştırma yaptılar. Vardıkları sonuçlar, oldukça şaşırtıcıydı: Heykelin üzerindeki aşınma izleri, arkeologların inandığı gibi rüzgar ve kumdan değil, uzun ve etkili yağmurlardan ileri geliyordu ve düpedüz "su aşınması"ydılar! Mısır'ın bu bölgesi, bundan 5000 yıl önce de çöldü ve yağmur düşmüyordu. Söz konusu aşınmayı yaratacak düzeyde bir yağmurun en son düştüğü dönem ise, en az İ.Ö 5000 yılına, hatta çok daha eskilere dayanıyordu, belki İ.Ö 7000'e. West ve Schoch, ayrıca ekiplerinde sismik ölçümler yapan cihazlarla çalışan uzmanlara da sahiptiler. Bu ekip, daha şaşırtıcı bir bulguya da ulaştı: Araçlar, Sfenks'in pençelerinin yaklaşık 8-9 metre altında büyük bir "oda"nın ve ona açılan dehlizlerin varolduğunu gösteriyordu! Mısırlı yetkililer, başta Eski Eserler Müfettişi Dr.Zahi Hawass, bu bulgulara erişildiği günlerde West ve ekibinin iznini iptal ettiler ve Sfenks üzerinde araştırma yapılmasını yasakladılar. Ama haber basına çoktan ulaşmış, West ve Schoch da elde ettikleri bulguları aynı anda filme aldıklarından, NBC'de yayımlanan bir belgeselle ortalığı iyice karıştırmışlardı.


Bütün bunlara "Orion Gizemi"nin yazarı Robert Bauval ile "Tanrıların Parmak İzleri"nin yazarı Graham Hancock'un astronomi temelli bir tezleri de tuz biber ekti: Sfenks, tam doğuya bakıyordu, yani ekinoks (23 mart ya da 21 eylül) anındaki gün doğumu noktasına. Mısırlıların yıldız kültürlerinde, güneş doğmak üzereyken, ufuk henüz tam aydınlanmamışken son olarak görülen yıldız ya da takımyıldızın ayrı bir önemi vardır. Bu durumdaki yıldıza "heliak yükselişte" denir ve Mısır'ın hem takvimini hem de dinini etkileyen çarpıcı bir olgudur. Sözgelimi, Mısır kültüründe Tanrıça İsis'i simgeleyen Sirius yıldızı, yaz gündönümünde (21 haziran) şafak öncesi görünmeye başlar ve bu tarih aynı zamanda Nil'in yıllık taşma dönemlerinin de başlangıcıdır. Bu nedenle Mısırlılar, yaz gündönümünü "yılbaşı" kabul ederlerdi. Bu yaklaşım, ejiptologlarca Sfenks'in yapılmış olduğu tarih olarak varsayılan İ.Ö 2500'de, ilkbahar ekinoksunda "heliak yükselişe" başlayan takımyıldızın incelenmesini ilginç hale getiriyor. Bauval ve Hancock, bilgisayar simulasyonuyla o tarihte Boğa takımyıldızının yükselişte olduğunu gördüler. Oysa Mısırlılar şekil ve simgelere çok önem verirlerdi ve yaptıkları anıtlarda buna çok dikkat ederlerdi. Yani, bu durumda Sfenks'in aslan değil de boğa biçiminde yapılmış olması gerekmez miydi? İki araştırmacı, bu kez ilkbahar ekinoksunda aslan burcunun heliak yükselişe geçtiği tarihi araştırdılar ve karşılarına "Orion Gizemi"ndeki o garip yıl çıktı yine: İ.Ö 10.500!


Bütün bulgular, her ne kadar ejiptologlar ve ortodoks akademisyenler bunları dikkate almak istemeseler de, aynı "başlangıç tarihi"ne yönlendiriyor bizi. Mısır uygarlığının İ.Ö 3100 yılında başladığı yolundaki yaygın görüş dikkate alındığında, eski Mısırlıların bir "şifre" gibi bize bıraktıkları "anıt bilmecesi" acaba bilinenden en az 7000 yıl daha eskiye dayanan bir yitik uygarlığın izleri mi? eykellerin en esrarengizi olan Sfenks, solundaki taşocağından alınan ve Piramitlerin yapımında kullanılanlarla aynı, tek bir blok kireçtaşından yontularak oluşturulmuştur.


Uzmanlar, Kefren Piramiti'nin arkasında ve yüzü ona dönük olarak durmasının temsil ettiği fikirden yola çıkarak; onun 4600 yıl önce firavun Kefren tarafından yontulduğuna inanır.


Tutamon IV'ün Yıldızlar Rüyası diye andığı, Sfenks'in pençeleri arasına MÖ 1400 yılında yerleştirilen firavun


Bu 180° resimde, Sfenks'in çevresinde sol tarafından sağ tarafına doğru yürürken, güneşin doğuşu arkaplanda önce Kefren Piramiti'nin üstüne düşer, sonrada Sfenks'in üstünü aydınlatır.


Heykelden tam bir izlenim veya his elde etmek için, dikkatinizi arka kısımda yer alan piramite verin ve resmi farenizle ileri geri hareket ettirin.


Yarı insan, yarı aslan, Sfenks 73 metre boyunda ve 20 metre yüksekliğindedir. Kötü bir şekilde aşınmış ve MÖ 1400 yılında, rüyasında Sfenks'in kendisine etrafındaki kumları temizlemesini söylediğini gören yukarı ve aşağı Mısır'da taç giymiş, firavun Tutamon IV ile başlayan, ve sonraki binlerce yıl boyunca devam eden sayısız restorasyonlar geçirmiştir. Sfenks yakın bir zamanda önemli bir modern restorasyona daha uğramıştır. Sanat tarihinde Sfenks


Mısır, Suriye, Mezopotamya, Anadolu, Pers, Girit ve Miken Grifon ve kentauros gibi mitolojik bir yaratık olan sfenks, genellikle kadın başlı,aslan gövdeli,kartal kanatlıdır. Ancak koç başlı ve kanatsız sfenkslere de rastlanmıştır. Sfenks sözcüğü ‘sphingein’den gelir. Bağlamak, sıkmak ve boğmak anlamındadır. Bu tanımlar Yunan mitolojisindeki efsanesiyle yakınlık gösterir. Sfenks tıpkı grifon gibi Mısır,Mezopotamya, Anadolu,Suriye,Girit,Miken ve Yunan sanatlarında sık tasvir edilmiş bir yaratıktır.


Sanat Tarihinde bilinen en eski sfenks Mısır’da 4.sülalenin 4.firavunu Kefren döneminde (M.Ö. 2558-2532) yapıldığı belirtilen Gize’deki büyük heykeldir. Burada batı-doğu yönünde uzanmış durumda,erkek başlı,kanatsız ve aslan gövdelidir. 70 m uzunlukta ve 20 m yüksekliktedir. Bu anıtsal sfenksin yüzünün firavun Kefren’e ait olduğu sanılmaktadır. Bedeninin aslan olması firavunun gücünü sembolize eder. Heykel Gize platosundan doğal tek bir blok kireçtaşından yontularak yapılmıştır. Ayaklarının altında alabastar mermerden inşa edilmiş bir tapınak bulunur. Sfenks kralın piramidinin yanındadır ve tüm vadiyle, tapınağın süsüdür. Mezarların bekçisi konumundadır. Doğuya doğru bakan sfenksin başı düz bir başlık ile örtülüdür. Pençelerinin arasında bir hikayenin anlatıldığı bir stel vardır. Bu hikayeye göre 4.Thutmosis kafasına kadar kumlarla örtülü sfenksin üzerinde uyur. Rüyasında sfenks onunla konuşur. Sfenks kendisini bu kumlardan kurtarırsa Thutmosis’in Mısır’ın kralı olacağına dair söz verir. Yapıldığından bu yana defalarca çöl kumları altına gömülen sfenks 18. sülale devrinde, hikayede adı geçen 4.Thutmosis tarafından temizlettirildi. Sfenks sonraki dönemlerde önemsiz tamiratlar geçirdi. En son 1998’de Mısırlılar tarafından 10 yıl süren bir restorasyon yapıldı. Zemine kireçtaşı blokları ilave edildi.

Mısır’da firavun portrelerinin sfenks biçiminde yapılması gelenektir. Sfenkslerin ortaya çıkışı da firavunun gücünün gösterilmesi amaçlıdır. Firavun aslan kadar güçlüdür. “Bununla birlikte 56. sülale zamanında sfenks aslanların adı altında anılır ve Aton ile özdeşleştirilirdi. Yeni imp.lukta 1.Thutmosis zamanında Gize sfenksinin adı yani aynı zamanda dır. Latin metinlerinde sfenks yer altı dünyasının kuzeyinde uzak bir yerde durur ve sihirli peruğun muhafızıdır- Nemes krallığının-. Orta İmp.lukta sfenksler 1.Seostris sarayının kapısında muhafız olarak tasvir edilmiştir. 3.Amenemhat’ın Ugarit’e gönderdiği iki sfenks Baal Tapınağının girişine yerleştirilmiştir”

Yeni İmp.luk döneminde de yapılan tapınaklara açılan yolların iki kenarında sfenkslerin dizilmesi adettir. Sfenksler kalın temeller üzerine otururlar. Karnak’taki Amon tapınağının giriş yolundaki sfenksler aslan gövdeli ve koç başlıdır. Sfenkslerin ayaklarının arasında bir tanrının ya da kralın heykeli bulunur. Sfenkslerin tapınağın tanrısını kötü etkilerden koruduğu sanılırdı.

Mısır mitolojisinde önemli bir rol oynamasına rağmen sfenks yer altı dünyasının kapılarının gardiyanı gibi düşünülmüştür. Sade, pasif muhafızlar olmaktan kralın düşmanlarını yok edicilere dönüşmüşlerdir. Bir yazıtta sfenks kendini şöyle ifade eder: ‘Mezar şapelini korurum. Mezara ait odanın muhafızıyım. Zorla içeri giren muhafızı uzaklaştırırı. Düşmanları ve silahlarını yere fırlatırım. Mezar şapelinden hainleri kovarım. Bir yere gizlenmiş düşmanları yok ederim. Gizlenecekleri yerleri kapatırım’. Kahire müzesinde bulunan 4.Thutmosis’in savaş arabası kartal başlı, elinde hayat sembolü ve oraklı, kanatlı tanrı Horus’un düşmanlarını ayakları altında çiğneyen sfenkslerle süslüdür.

Mısır’da sfenks heykel olarak tasvirinin yanı sıra böcek şeklinde muskalar,duvar resimleri ve steller üzerinde de yer alır. Mısır’da sfenksler tanrısal varlıkları, gücü ve bilgiyi simgelerler. Tasvirlerinde genellikle uzanmış durumda, erkek başlı,kanatsız ve sakallıdır.

Sfenks Mısır etkisiyle Yakın Doğu’da da tanınmıştır ama oradaki anlamı belirsizdir. Suriye ve Fenike sfenksinin Mısır’dakinden en önemli farkı kanatlı olmasıdır. Başka bir yenilikte M.Ö. 15.yy’da ortaya çıkan dişi sfenkstir. Mühürlerde, fildişi ve metal eşyalar üzerinde, oturmuş ve pençesini kaldırmış olarak çoğu zaman bir aslan, bir grifon ya da başka bir sfenksle canlandırılmıştır.

M.Ö.13.yy’da Fenike’de Kral Ahiram lahti üzerinde kral tahtının yanında bir sfenks görülür. Sfenksler cennetin kapılarının muhafızlarıysa buradaki sfenkste kralın ruhunu cennete almak için durur. “Eski Suriye üsluplu mühürler üzerindeki sfenkslerin saçları ya kısa kesilmiş ya da Mısır örneklerini anımsatan bir örtü ile örtülmüştür. Bazı örneklerdeyse iki sfenks arasında bitkisel motifler ya da figürler bulunur. Suriye’de sfenksler karşılıklı iki figür olarak tasvir edilmiştir. Ana konunun yanında ikinci derecede önemli, bezeme amaçlı olarak yer alırlar”.

Sfenksler Suriye sanatında mühürler dışında fildişi eserler üzerinde de vardır. Fildişi bir kutu üzerinde karşılıklı duran, kanatlı sfenkslerin ortasında lotus bitkisi görülür. Megiddo’dan fildişi plakada iki tip sfenks tasvir edilmiştir. Yukarıda oturan sfenksin kanadı tektir ve yüzü profildendir, yüksek konik bir şapkaya sahiptir. Göğsünden bir aslan başı çıkar. Aşağıda ise yüzü cepheden görülen sfenksin hathor lülesi göğsüne iner. Saçı bantlıdır. Kuyruğu arka bacağın altından yukarıya kıvrılır ve oturan Mısır sfenksi tarzında gergindir. İki sfenks arasındaki bitki simetrik olmayan bir şekilde konumlandırılmıştır. Doldurma öğesi olmasından çok bir sembol olması muhtemeldir. Suriye’den fildişi bir mobilya parçası da sfenks şeklinde yapılmıştır. Başı üzerinde ve ayakları altında delikler vardır.Gözleri iri,burnu çıkıntılı, ağzı hafif gülümser bir şekilde oyulmuştur. Saçlarının kıvrımları ve pençeleri belirgindir. Oldukça hoş bir çalışmadır.

Sfenks Suriye’den Mezopotamya’ya da geçmiştir. Sümerlerde İştar tapınağında böyle kanatlı, insan başlı yaratıklar görülür. Erken Sülale Devrinde ve Yeni Babil sanatlarında tasvirlerine rastlanır. Mezopotamya’da mühürler,fildişi eserler ve kabartmalarda gösterilmiştir. Yeni Asur döneminden 2.Asurnasirpal’in (M.Ö. 883-859) Nimrud’daki sarayının kapısında yer alan sfenks aslan gövdesine, kartal kanatlarına ve sakallı, uzun saçlı ve şapkalı bir erkek başına sahiptir. Beş bacaklı bir yaratıktır. Önden iki bacaklı görülür. Profilden bakıldığında arka bacakları ve ortadaki beşinci bacak yürür pozisyondadır. “Gövdesinin arka kısmına doğru geniş bir bant ile bağlıdır ve düğümün püskülü geriye doğru sarkar”.
Yeni Asur döneminde Nimrud’da Asurahaiddin Sarayının bir oda girişinde öndeki çifti büyük, arkadaki ise küçük boyutlu insan başlı, çökmüş kanatlı aslan biçiminde sütun altlıkları vardır.

Buradaki sfenksler sakalsızdır. Arslantaş’tan fildişi bir eserde kutsal ağacın iki tarafında karşılıklı duran koçbaşlı,kanatlı sfenksler vücutlarının oyumu ve ön ayakları arasından sarkan giysileriyle ince bir işçilik örneği gösterir.Çift taç takmış sfenkslerin boyunları, tüyleri ve boynuzları ve kutsal ağacın çevresindeki şeritler altındır. Bu yaratıklar giysilerinden dolayı Korsaabat’ta bulunmuş kanatlı sfenkse benzer. Ancak Korsaabattaki sfenks insan başlıdır ve Mısır örneklerindeki gibi başlıklıdır. Samarra ve Nimrud’da fildişi eserler üzerinde de bu şekilde sarkan giysili sfenkslere rastlanır.

Anadolu’da sfenks ilk olarak Asur Ticaret kolonileri devrinde (M.Ö. 1950-1750) Asur ve Suriye’den ithal edilen silindir mühürleri,Anadolu’ya özgü damga mühürleri ve Kapadokya tabletleri üzerinde mühür baskılarında görülür. Kapadokya mühür baskılarından birinde aynı silindir mühürün iki baskısı vardır. Bu baskılarda pençeleri yumruk yumruğa tüylü bir bitki sapı tutan karşılıklı iki sfenks yer alır. Soldaki sfenks sakalsızdır ve şişkin göğsü vardır.Sağdaki sakallıdır ve tek kanadı görülür. Her iki sfenksin kıvrımlı kuyrukları yukarıya doğrudur. Sfenkslerin aralarında aslan ve üzerinde kuş bulunur. Ana konu olan sfenkslerin cinsiyetleri belirsizdir. Bu dönemde Anadolu’da mühür kesicileri tarafından Suriye motifi yorumlanmıştır. “Suriye’den ithal edilmiş mühürler üzerinde sfenksler genellikle iki ana pozda yürürken ya da otururken gösterilmiştir. Aslanın sırtına basan şahlanmış sfenks pozu ilginçtir. Bu örneğin en yakın benzeri Ras Sarma- Ugarit kazılarında bulunan ve M.Ö 1400 yıllarına tarihlenen bir fildişi plakadır”.

Yerli stilde oyulmuş mühürlerden birinin üzerindeki sfenks sakallı ve kanatsız oluşuyla mısır prototipinin özelliklerini korur. Oturan kanatsız sfenksler Anadolu’da ilk koloni devrinin ikinci safhasında görülürler. Acemhöyük Sarayının fildişi sfenksleri sakalsızdır,dikey ve geriye doğru kalkık kuyrukludur. Geç Hitit heykeline yakın bir stilde yapılmışlardır. Saç Mısır örneklerindeki gibi göğse düşen Hathor kıvrımlıdır. Yeni Hitit devleti(M.Ö. 1400-1200) döneminde Boğazköy’de bulunan fildişi plakanın ortasında sakalsız bir sfenks figürü bulunur. “Başında bir şapka vardır ve saç kıvrımları Hathor lülesi gibi göğüs üzerine sarkar. Diğer kıvrım yan tarafa doğru Hitit saç örgüsü gibi, sallanır. Sfenksin kanatları ayrı olarak doğal olmayan bir tarzda açıktır. Aynı plakanın kenarındaki sfenksin kanadı tek gibi gösterilmiştir”.

Hitit devletinin başkenti Boğazköy’ün sur girişlerinden güneydeki Yerkapı’da kapı geçitlerini koruyan dört sfenks yontusu bulunur. Doğu sfenksi Berlin, Batı sfenksi İstanbul müzesindedir. Diğer ikisi ise restore edilerek bulundukları kapı girişlerine konmuştur. Dişi sfenks kapıların taştan pervazları içinden iç boyutlu yontu olarak şekillendirilmiştir. Sfenkslerde baş gövdeye egemen bütün yüksekliğin üçte birinden fazlasını kaplar. Gövdeleri dışarıya taşkındır ve detaydan arınmıştır. Kuyrukları yukarı doğrudur ve uçları spiral biçiminde sona erer.

Yerkapı sfenksleri 2.binde Anadolu’da benzerleri içinde en önemlilerindendir. Son yıllarda Boğazköy’de yapılan kazılarda bulunan sfenksler tanrısal boynuzlu başlığa sahiptir. İşleniş biçimleri Yerkapı ve Alacahöyük sfenkslerinden farklıdır. Yüzlerinin tasviri,Hitit tanrılarının konik başlığı ile bu sfenksler Anadolu Hitit sanatı özellikleri gösterir. “Geç Hitit devleti (1200-700) döneminde 8.yy’dan Zincirli’de İçkale’de Hilani 3’den sfenksli sütun kaideleri Arami sanatının özgün çizgilerini taşır. Sfenkslerin başları ve gövdenin ön kısmı, ön bacakların arkasına kadar heykel gibi üç boyutludur.saçları, kulağın önündeki helezon bukleleriyle Arami saç stilinin aynıdır. Ancak yele tüylerinin ve kanatlarının pul pul işlenişi, iki bacak arasındaki kuyruğun püskül biçimli ucu Asur özellikleri gösterir”.

Sakçagözü’nde de 8.yy’dan bazalttan çift sfenksli sütun kaidesi bulunur.Saçları ve tüyleri ayrıntılı bir şekilde yontulmuş bu ikiz sfenksler ilginç bir örnektir. Geç Hitit şehirlerinden biri olan Karatepe’de kalenin kapı aslanlarının arkasında yer alan sfenkslerin başları bedenlerine oranla çok daha iri ve heykel gibi üç boyutlu bir görünüme sahiptir. Bedenleri ise yüksek kabartmadır. Sfenkslerin iri başları, küskün yüzleri, beyaz taş üzerine kakma gözleri ürkütücüdür. Ön kısımlarında yer alan önlük benzeri giysi ve omuzluklar Fenike-Suriye sfenkslerinde görülen bir özelliktir. Bu dönemden ilginç bir diğer örnek Kargamış’tadır. 9.yy’a ait bazalt kabartmalarda insan ve aslan başlı sfenks tasvirleri vardır. İnsan başlı sfenksin göğsünden ağzı açık bir aslan başı çıkar. İnsan başlı sfenksin başında koniye benzer,üzeri yuvarlak olarak biten bir şapka bulunur. Saçı örgülü ve içe doğru kıvrımlıdır.kanadın tüyleri yatay çizgilerle gösterilmiştir. Aslan gövdesi yürür pozisyondadır. Kuyruğu yukarıya kalkık ve dışa dönüktür.

Pers Sanatında da grifon gibi sfenkste kabartma olarak, silindir mühürlerde ve küçük eserlerde tasvir edilmiştir. Persopolis sarayındaki kanatlı sfenkslerde Asur etkileri belirgindir. Bir kabartmada karşılıklı iki sfenksin üzerinde Pers dini Zerdüştte tanrıların tanrısı olan Ahuramazda’nın kanatlı diski yer alır. Sfenksler kanatlıi sakallı ve şapkalıdır. Kanatları içeriye, başları ise yukarıya dönüktür. Anadolu’da Pers satraplığı olan Lidya’nın başkenti Sardes’ten bir mühür üzerinde Lidya yazısı ve iki kral sfenks görülür. Karşılıklı duran sfenksler taçlı ve sakallıdır. Oturur vaziyettedirler ve ön ayaklarından biri yukarıya kalkıktır. Sardes’ten bir elbise parçası üzerinde altın plakada oturan Pers sfenksleri mühür üzerindeki örneğe benzerler. Sfenkslerin başı üzerinde kanatlı disk vardır.

Sfenks Girit’te Zakro mühürleri, minyatür fresklerde ve figürlü dokuma kumaşları üzerinde yer alır. Grifon gibi Suriye’den geldiği ileri sürülmüştür. Girit sfrenksi bazı orijinal özellikler gösterir. Çoğu kez önden tasvir edilir, kelebek gibi kanatları açıktır. Girit sfenksinin saç düzenlemesi farklıdır ve başında taç vardır. Grifon kadar sık kullanılmamıştır. Daha çok dini konuların tasvirinde rastlanır. Miken’de sfenks ilk kez M.Ö. 16.yy’ın ikinci yarısında kuyu mezarlarından çıkarılan eşyalar üzerinde görülür. Bir fildişi kabartma üzerinde karşı karşıya duran iki sfenks Aslanlı kapı üzerindeki kabartmayı hatırlatır. Attika’dan bir örnekte sfenks yatar durumdadır ve kanatları iki yana açıktır. Saçı göğsüne iner ve başında şapka vardır. Enkomi’den bir Miken vazosunda karşılıklı duran iki sfenksin ortasında bir bitki bulunur. Kanatları sivridir. Baş,göğüs ve kanatların biçimi tipik Miken tarzındadır. Miken sfenksi Asur ve Fenike sfenksleri gibi her zaman kalkık kanatlıdır. Kadın yüzüne sahip olmasına rağmen göğsü kadınsı değildir. Miken sfenksi bezeme amaçlıdır.

0 yorum:

Yorum Gönder